Istanbul – le sac de la sorcière

İSTANBUL : CADI’NIN BOHÇASI

aciknouille

Documentaire sonore réalisé par Eli Haligua, Deniz Koloğlu, İlksen Mavituna, Pascal Messaoudi, Julie de Muer, Tony Regnauld et Xavier Thomas.

Eli Haligua, Deniz Koloğlu, İlksen Mavituna, Pascal Messaoudi, Julie de Muer, Tony Regnauld ve Xavier Thomas tarafından gerçekleştirilen ses belgeseli.

JANVIER 2011…

Une équipe, composée de réalisateurs de la marseillaise Radio Grenouille et se la stambouliote Açık Radyo, se retrouve pendant deux semaines à Istanbul pour produire ensemble un portrait subjectif de cette ville, à travers un processus d’écriture collective. Ils ne parlent pas la même langue, Istanbul est un lieu de vie pour les uns, un territoire d’observation pour les autres. Ils ont peu de temps. Que raconter qui fasse sens pour chacun ?

Ocak 2011 : Marsilyalı Radio Grenouille ve İstanbullu Açık Radyo’dan yapımcıların oluşturduğu bir ekip, imece usulü hazırladıkları bir izlek üstünden, söz konusu şehrin kendilerince bir portresini birlikte çizmek üzere İstanbul’da buluşur. Aynı dili konuşmamaktadırlar. İstanbul, bazıları bir yaşam alanı bazıları için ise bir gözlem alanıdır. Sadece iki haftaları vardır. Her biri için farklı anlamlar taşıyan bu şehirle ilgili acaba ne anlatacaklar ?

Prenant au pied de la lettre la métaphore d’Istanbul à facettes, festival dans lequel ce documentaire sera présenté en première écoute, ils choisissent de s’affranchir de la question du sujet pour proposer une forme non-linéaire, composite, dont les multiples facettes reflètent autant de réalités différentes de la métropole turque. Un fil rouge sous-tend cette diversité : la recherche des « invisibles », ce que ou ceux que l’on ne voit pas, ou ne veut pas voir, dans cette ville.

Bu belgeselin ilk defa sunulacağı festivalin de adı olan Istanbul à facettes yani « çok yüzlü İstanbul » metaforu bağlam olarak seçilerek; alışılmışın tersine bir yöntemle, bu metropolün farklı gerçekliklerini yansıtan, çizgisel olmayan, karma bir biçim denemeye karar verilir. Bu çeşitliliğin ardında ana bir tema vardır:  şehirdeki « görünmeyenleri » arayış, görünmeyen şey ya da şeyler ve görmezden gelinenler.

Une expression populaire turque désigne par « le sac de la sorcière  » (cadının bohçası) un lieu ou une situation dans lesquels on trouve de tout, du bon et du mauvais, du pessimisme et de l’optimisme, des espoirs et des désillusions. Cette expression est retenue pour désigner ce documentaire, présenté en trois épisodes.

İçinden iyi ve kötünün, iyimserliğin ve kötümserliğin, umudun ve hayalkırıklığının, her an her şeyin çıkabileceği yer ve halleri betimlemek için kullanılan « cadının bohçası » [le sac de la sorcière] deyimi de bu üç bölümlük ses belgeselinin adı oluverir.

Le sac de la sorcière – Episode 1

Les métallos de la rue à Küçük Pazar. Oda Projesi, un projet artistique participatif à Galata. Depo, une galerie dans le quartier de Tophane. Les problématiques liées au développement urbain, à la muséification des quartiers historiques, à la gentrification et au rôle des artistes dans ce processus apparaissent à travers ces témoignages, mis en perspective par les analyses d’un chercheur à l’Observatoire Urbain d’Istanbul.

Bir zamanların Küçük Pazar’ındaki Bekar Hanları’ndan kalıntılar ve bölgeye dair yeni neo-Osmanlı tasarılar. Katılımcı sanatın akıllarımızda kalan güzide örneklerinden, zamanında Açık Radyo’da da ses bulmuş Oda Projesi, ve Tophane’de eski bir galeri. IFEA – Observatoire Urbain’deki araştırmalardan ödünç alınan perspektifle şehrin gelişimine, tarihi semtlerin müzeleştirilmesine, soylululaştırmaya ve sanatçıların bu sürece katkısına dair sorunsallar bu ilk bölümde deşildi.

Le sac de la sorcière – Episode 2

Invisibles, disparus : les mères des victimes de la répression brandissent les portraits de leurs enfants dans la rue, chaque semaine. Invisible, visible : une députée kurde au parlement s’exprime sur la diversité. Invisible, assassiné : Hrant Dink, journaliste et écrivain turc d’origine arménienne, évoqué par ceux qui perpétuent son action. Invisibles, les derniers des derniers : migrants exploités par une économie focalisée sur la croissance et le profit.

Yitirilip görünmez olanlar: yıllardır her haftasonu kayıp evlatlarının resmiyle Galatasaray Meydanı’nı dolduran kayıp anneleri. Görünmeyen ve katledilip görünmez kılınmaya çalışılanlar: Arkadaşlarının ağzından dostumuz Hrant.  Hep köşeye sıkıştırılıp görünemeylenler: büyüme ve kâra odaklı bir ekonomi tarafında dışlanmış göçmenler.

Le sac de la sorcière – Episode 3

Le regard d’un photographe sur l’invisible : zoom et décentrage. Nouveau point de vue : de la multi-centralité aux mutantes périphéries, le « TOKI Tour » vous entraîne à Kayabaşı sur les terrains de jeu des promoteurs, aux marges de la ville. Invisible, opaque, la composition des trusts qui bouleversent le paysage. Transparent, en revanche, leur crédo : famille et consommation. La ville du futur a-t-elle un avenir ?

Bir fotoğrafçının görünmez olana bakışı: odak ve merkezsizleşme. Şehrin çeperinde gezinti: çok-merkezlilikten, mutant çeperlere doğru bir araştıma. Şehrin kıyısına yapılan bir TOKİ turu; Kayabaşı, boş siteler. Görmediğimiz, opaklaşmış, şekilsiz ve insansız kentler. Tüketim, tüketim… Bu kentin gelecekte başına gelecek olan ne?

« Face à la cité des aveugles tu bâtiras une autre ville » répondait déjà l’oracle aux fondateurs de Byzance. Istanbul n’est pas que la capitale des invisibles. C’est aussi une ville aveuglante, et aveuglée…

“Körler şehrinin karşısına başka bir şehir kuracaksın” demiş kehanet Bizas’a. İstanbul yalnızca görünmezliklerin ve görünmeyenlerin başkenti değil. İnsanın gözünü kör eden, kör edilmiş ve edilmekte olan bir kent.

MERCI

A toutes les voix qui émergent de ce Sac de la sorcière : Hayko Bağdat, Altan Bal, Hasan, Hüseyin Karabey, Rober Koptaş, les mères du samedi, Zeynep Morali, Tan Morgül, Jean-François Pérouse, Nora Seni, Nurhan Terzioğlu, Sebahat Tuncel, Seçil Yersel…

Ainsi qu’aux traducteurs : İdil Özçekiç, Aslı Doğan, Ulaş Akarsu

Et à tous les « invisibles » qui, à Istanbul, Marseille et ailleurs, nous ont aidé à porter ce sac.

Teşekkür : Cadı’nın Bohçası’ndan çıkan her bir sese: Hayko Bağdat, Altan Bal, Hasan, Hüseyin Karabey, Rober Koptaş, cumartesi anneleri, Zeynep Morali, Tan Morgül, Jean-François Pérouse, Nora Seni, Nurhan Terzioğlu, Sebahat Tuncel, Seçil Yersel…

Tabi ki çevirmenlere: İdil Özçekiç, Aslı Doğan, Ulaş Akarsu

Ve İstanbul’da, Marsilya’da ya da başka bir yerde bu Bohça’yı elimize almamıza yardım etmiş, ilham olmuş herkese.

SUITE

L’équipe d’Açıknouille s’est reconstituée en avril 2011 à Marseille à l’occasion du festival Istanbul à facettes. A suivre une série documentaire, İade-i ziyaret, à écouter bientôt sur les ondes d’Açık radyo

Autour du projet, plutôt côté « off » : le blog d’Açıknouille en images et en sons.

Devamı : 2011 Nisan’ında Marsilya’da gerçekleşen Istanbul à facettes festivali dahilinde bir Açıknouille ekibi kuruldu. Bir  iade-i ziyaret olarak görülebilecek bir Marsilya belgeseli de Açık Radyo üzerinden yayınlanmakta. Avrupa’nın en eski limanlarından – giriş kapılarından biri olan ve otuz küsür ülkeden göçmeni barındıran, 2013’ün Avrupa Kültür Başkenti Marsilya’da kentsel dönüşüm, ulaşım, göçmenler ve daha bir çok tanıdığımız ya da tanımaya yeltendiğimiz bir çok mesele.

Kaçıranlar, belgesel dışında kalan bütün sesler de dahil olmak üzere, tüm  bu maceraya ve devamına blogumuz üzerinden, üstelik fotoğraflar eşliğinde, şahit olabilirler.